Seren Serengil: "Musa'dan çocuğum olmadığı için şükrediyorum!..."
- Uzun süre özel hayatınızla gündeme geldiniz. Geçen yıl bir albüm çıkararak müzik piyasasına geri dönüş yaptınız. Yeni projeleriniz var mı?
Sekiz sene kadar ara verdim. Bu süre içinde biten evliliğim, kaybettiğim çocuklarım derken, en sonunda bir daha çocuk sahibi olamayacağımı da anlayınca artık en iyi bildiğim işe, mesleğime geri dönme kararını aldım. İşimin dışında tutunacağım başka bir şeyim kalmadı. Serdar Ortaç’ın ’Tarihler Boyunca’ adlı parçasını aldım. Albümün promosyonu için çalışmalarımız da başladı. Tabii her programa çıkmayı ve herkesle röportaj yapmayı kabul etmiyorum.
- Neden her yerde çıkmak istemiyorsunuz?
Kendimi iyi ifade edebileceğim yerde olmak istiyorum. Bence bir programın reytinglerinin iyi olması başarı göstergesi değil. Kalitesiz hiçbir şeye tahammülüm yok. Kesin kararım sadece gazeteci ihtisası olan programlara katılmak. Donanımı olmayan sunucular hep aynı soruları soruyor. Beni şaşırtacak ve farklı sorularla karşıma gelebilecek insanlar olsun istiyorum.
ORTADA GÖBEK ATAMAM
- Yeni parçanıza ne kadar güveniyorsunuz?
Parçadan çok kendime güveniyorum. Türkiye’de alternatifi olmayan tek insanım. Piyasaya gelişi, yaşam şekli, donanımımla kendimi farklı bir yerde görüyorum. Sahnede estetiği güzel duran bir tipim ama kendimi göbek atarken düşünemiyorum. Kıvırmak bana göre değil. Belki şarkının birkaç figürüne eşlik edebilirim ama ben popçu değilim.
- Parçaları seçerken ’bu beni gerçekten anlatan bir şarkı olur’ dediniz mi?
’Ben adamı ayrılırken tanırım’ parçası eşimden ayrıldıktan sonra çok güzel denk gelmişti. O zamanlarda eşime çok kızgındım. Son parçam da yaşadıklarıma çok uyuyor. Erkeklerin ne kadar çabuk unuttuğunu anlatıyor.
İLK EVLİLİĞİM SIRA ARKADAŞLIĞI GİBİYDİ
- Yaşatamadığınız çocuklarınız ve biten evliliğiniz derken çok zor günler geçirdiniz aslında?
Çocuğumun kaybından sonra eşim her şeyi üstümde bırakarak çekip gitti. Ama kendimi tedavi etmem gerekiyordu. Biraz da hırs kalmıştı içimde. O hırsla dedim ki; ’ben bunun da üstesinden geleceğim.’ İyi ki de o gün gitmiş, iyi ki de evliliğim bitmiş ve iyi ki de Musa’dan çocuğum olmamış. O gün için çok üzülüyordum, bugün içinse şükrediyorum.
- Üç evlilik geçirdiniz. Dönüp bakınca biten evliliklerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hiçbirine dair pişmanlığım yok. İlki evlilik bile sayılmazdı, çünkü bir yıl aynı evin için pen friends (mektup arkadaşı) gibiydik. İlk eşimle, ailesini çok sevdiğim için evlendim. İyi bir çocuktu fakat işi yoktu ve çabası da olmadı. Bütün gün benimle kuaföre oradan da solaryuma geliyordu. Okuldaki sıra arkadaşımdan farklı değildi.
CENGİZ’İ ÇOK SEVMİŞTİM
- İkinci evliliğiniz de şarkıcı Cengiz İmren’le olmuştu.
Evet ama o da sayılmaz, çünkü Cengiz’le de hiç aynı evde kalmadık. Çete üyesi suçlamasıyla cezaevine girmişti ama ben onun suçsuz olduğunu biliyordum. Biz aslında çok öncesinde ayrılmıştık ve hayatımda başka birisi vardı. Cengiz’e yardım etmem gerektiğini söyledim ve ondan ayrıldım. Cengiz’le onu cezaevinde ziyaret edebilmek için evlendim. Ben Cengiz’i sevmiştim, bunları yapmamın sebebi de bu. Kendisine bir mektup yazdım, ’kötü günler geçene kadar yanındayım’ dedim. Kötü günleri bitti ve boşandık.
- Peki zor zamanların ardından ’bu birliktelik için mücadele vermeliyiz’ diye konuşmadınız mı?
Yeniden devam edemezdik. Aynı görüşte insanlar değildik.
- Bu arada anneniz sizi korumaya çalışırken siz sürekli farklı maceraların içinde yer aldınız. Neden?
Lise ikide İsviçre’ye Montrö’ye gidip orada okudum, sonrasında Londra’ya gitim. Annem bir kızın yetişmesi için yakışabilecek bütün vasıfları yükledi bana. Bunları ’kızım iyi yetişti’ diyebilmek adına yaptı ama kızı bütün hayallerini kırdı. İlk olarak assolist oldum, ardından fiyasko evliliklerim...
KÜÇÜK DÜNYALI İNSANLARIN YANINDA OLMAK İSTEDİM
- Sizden farklı yaşayan insanlar hep bir merak uyandırmış?
Annem küçükken kapıcının kızıyla konuşmamı yasaklamıştı. Kız kapının önünde toka satıyordu, ben de annemin tokalarını alıp onunla satış yapmaya inerdim. Annem beni yakaladı ve çok kızdı. Okula özel şoförle giderdim, bir defa arkadaşımla otobüse binince annem çıldırdı. Her zaman küçük dünyası olan insanların yanında olmak istedim. Babam da benim gibiydi.
- Annenizin istediği insanlar, evlilikler ve çevreyi hayatınıza empoze etseydiniz ’bugün daha mutlu olurdum?’ diye hiç düşündünüz mü?
Bilemiyorum. Yapı meselesi. Mesela son eşimin ailesi çok düzgün insanlardı ama eşimin farklı eksiklikleri vardı. Zaten tek geçerliliği olan son evliliğimdir, çünkü çok mücadele verdim. Çocuğumuz olsun diye de çok mücadele ettim ama olmadı. Ömür boyu bir arada oluruz hayalim vardı. Eşim, çocuk olsa da olmasa da benimle yaşayacağını söylerdi. Onun bazı taraflarını kabul edemememden evliliğimizi karşılıklı anlaşarak bitirdik.
MUSA’YLA EVLİYKEN OTURDUĞUM SEMTTEN BİLE GEÇMİYORUM
- Peki arada konuşuyor musunuz?
Kesinlikle konuşmak ve görüşmek istemem. Onun varlığını bilmek, onunla ilgili hiçbir şeyi duymak, görmek istemiyorum. Musa’yla evliyken oturduğum semtten bile geçmiyorum. Ona çok kırgınım.
- Bu kadar insana emek verdikten sonra ’Ben nerede hata yaptım’ diyerek dönüp aynaya baktınız mı?
Kendimi hatalı görmüyorum ki aynaya dönüp bakayım. Aynaya dönüp bakacak yüzüm de var, olmayanlar düşünsün. Ben her zaman çok iyi bir dost ve eş oldum. Bunu kaybedenler üzülsün.
GÜLBEN ERGEN’İ ÖLENE KADAR AFFETMEYECEĞİM
- Gülben Ergen’le nasıl tanışmıştınız?
Bir televizyon kanalında tanıştık, sonrasında dostluk oluştu. ’Seni sahneye çıkarayım mı?’ dedim. O ’ben hayatta beceremem’ dedi. Dersler aldırttım, modacıma götürdüm, oradan da plak şirketime. Sonra da Sacit Aslan’a rica ettim alt kadromda çıksın diye. Aynı yatağı paylaştığım biriydi ve sonra çok güzel teşekkür etti bana.
- Nasıl teşekkür etti size?
’Hayatımın aşkıydı’ dediğim insandan ayırdı. Beş senelik bir ilişkimdi. Çok sevmiştim, burnumun direği sızlar halen daha. O ayrılıktan sonra beş ay kendime gelemedim. Sonra da hayatım çorap söküğü gibi gitti zaten. Basit bir erkek arkadaş muhabbeti değil bu. Hayatımı mahvetme hikayesinde Gülben Ergen başrol oyuncusudur. O kadını ölene kadar affetmem mümkün değil.
HÜLYA AVŞAR’LA ARKADAŞLARIMA ÇOK HAVA ATTIM
- Bu arada küçükken Hülya Avşar’ın çok büyük hayranıymışsınız?
Eskiden zengin ev sahneleri çekimleri bizim evimizde gerçekleştirilirdi. Hülya Avşar da bir film için gelmişti. Ona aşık olduğum için sürekli peşindeydim. Zamanla Helin’le de çok iyi arkadaş olduk. Annemle ne zaman kavga etsem onların evine kaçıyordum. O zamanlar ortaokul öğrencisiydim ve o iki ay benim velim oldu. Beni almaya geldiğinde çok hava atıyordum okul arkadaşlarıma, çok da eğleniyordum.
- Şu anda da samimiyetiniz aynı mı?
Her zaman sevdiğim bir insandır ama hayatlarımız çok farklılaştı. Tabii koptuk.
EGOM HEP ÖN PLANDA OLDU
Son dönemde 20 kilo verdiğini söyleyen Seren Serengil, yeni haliyle kendisini çok beğendiğini söyledi. Serengil: Kilolar gidince çok iyi oldum, bunu kabul etmek lazım. Basında çıkan fotoğraflarıma da kimse inanamadı. Yemeğe çok düşkünüm, tatlıya deliriyorum mesela. İrademin zayıf olduğunu bildiğim için Bodrum’da bir zayıflama merkezinde özel bir programla kilolarımı verdim. ’Yapacağım’ dedim ve yaptım. Hayatta her zaman kendi isteklerim öncelikli oldu. Bu anlamda egom ön plandadır. İstediğim gibi yemeliyim, içmeliyim açıkçası.
Ateş Korucuoğlu
No comments:
Post a Comment