Showing posts with label dilara koçak. Show all posts
Showing posts with label dilara koçak. Show all posts

Monday, June 25, 2012

Çevre baskısı şişmanlatıyor.

Toplum baskısı, bazen farklı dinler, bazen cinsel tercihler, bazen de farklı sebeplerle ayrımcılığı körükleyebiliyor. 

Bir poz çarpma: Dört yarışmacılar gururla eğrileri gösterilecek

Dilara Koçak

Şişman bireylerin de böyle bir baskı altında olduğunu hatırlatmak isterim...
 
Zayıf ve daha çekici vücuda sahip bir bireyseniz bunu fark etmediniz ki aslında bu normal, çünkü bu ayrımcılık çok belirgin olmayan bir şekilde yapılıyor. Sosyal ortamlarda veya iş görüşmelerinde maalesef diğerlerine göre daha formda olan bireylerin tercih edildiğini ortaya koyan pek çok durum var. Eğer fazla kilolu veya şişmansanız bu konudaki farkındalığınız, bazı şeyleri herkesten fazla görmenize neden olur. Toplum, şişmanlığın normal olmadığını maalesef pek çok şekilde ifade ediyor. Fazla kilosu olan çocuklar bile, daha okul günlerinin başından itibaren arkadaşlarının alaylarına maruz kalabiliyor.
 
Bu kısır döngüyü kırmak zor
 
Peki ama bu sosyal baskının sonucu ne oluyor? Bu, kilolu insanlara yardımcı mı oluyor? Tabii ki hayır, üstelik tam tersi etki bile yapabiliyor. Kilo almanın özellikle obezitenin temelinde genetik kalıtım ve klinik tablonun yanı sıra duygusal yemenin de etkili olduğu düşünülürse bu baskı, kilo sorunu olan kişiler üzerinde olumsuz etki yapıyor. Bireylerin ayrımcılığın farkında olarak hissettikleri olumsuz duygular, onları daha çok yemeğe yönlendirebiliyor. Yedikçe kilo alıyor, suçluluk ve pişmanlık duygularına kapılıyor, toplumun baskısını daha çok hissediyorlar. Kırılması gittikçe zorlaşan bir kısır döngü başlıyor. En kötüsüyse, bu baskı sonucu kilo sorunlarının sağlıksız diyetlerle giderilmeye çalışılması. Bu sağlıksız diyetler ‘başarılı’ olursa kişi sağlığını yitiriyor.
 
Özgüven aşılamak gerekiyor
 
Unutmayın ki sizin farkına bile varmadığınız bir bakışınız, surat ifadeniz, imalı bir lafınız veya iyi niyetle söylenmiş bir sözünüz, karşınızdaki insanda çok derin bir etki bırakıyor olabilir.
 
Kilo sorunu olan kişilerin mucizevi diyet arayışından çok özgüvenleri üzerine gidilmesi gerekiyor. Obezitenin psikolojisini irdeleyen araştırmacılar, terapi desteği ve bireyin çevresinin çok önemli olduğunu bildiriyor. 
 
Herkes üzerine düşeni yapmalı; eğer eşiniz, çocuğunuz, anneniz veya arkadaşınız kiloluysa, ona gerçekten yardımcı olmak istiyorsanız bunun yolu, bozuk plak gibi sürekli ‘kilo vermesini’ söylemek olmamalı. Kimse kimseyi sadece bu konuda değil hiçbir konuda yargılama hakkına sahip değil. Özellikle "güzellik" öylesine göreceli ve zamana endeksli bir kavram ki, olayı rakamsal boyuta indirmek en ilkel durum olarak karşımıza çıkıyor.
 
 
Pöpüler diyetlerin tuzağına düşmeyin
 
Bireylerin fazla yeme sebeplerini veya bozuk yemek yeme davranışlarını (ya hep ya hiç gibi veya tabağındakini sonuna kadar yeme, kutunun tamamını tüketme gibi) anlayarak çözüme gitmek gerekir. Durum, dışarıdan göründüğü kadar kolay olmayabilir. Araştırmalara göre obez bireylerin yüzde 25-30’unda klinik depresyon gözlenebiliyor. Bazen depresyondan kaynaklı obezite gelişirken, bazı vakalarda duygu durum bozukluğu, yemeğe sebep olarak obeziteyi tetikliyor. Her iki tabloda da bireyin diyet veya egzersizle başarılı sağlaması mümkün olmuyor. Bireyin mutlaka terapi desteği alması gerekiyor. Herkes ince olmak zorunda değil diye hep söylüyorum. Her bireyin kendini iyi hissettiği bir kilosu olabilir, bu ideal ölçülerden farklı da olabilir, kalıplar herkese uymayabilir. Neticede toplum, mutlulukla ince olmayı aynı kefeye koyuyor. O nedenle de, insanlar tüm yaşam sorunlarının çözümü için mantıken diyete başvuruyor. işte bu noktada kilo vermek uğruna popüler diyetlerin tuzağına düşmemek gerektiğinin önemle altını çizmek istiyorum.

Thursday, June 21, 2012

B12 vitamini hakkında neler biliyoruz?

B12 vitamini eksikliği vücudunuza yeterli ve doğru besin öğesi alamadığınızda ve sindirim sisteminde yaşanan sorunlara bağlı olarak görülebilir... 

Dünyanın Meatiest Sandviç: Chef Tristan Welch gururla etin üzerinde 40 türlerini içeren onun yaratma kapalı gösterir

Dilara Koçak

B12 vitamini suda eriyen bir vitamindir ve diğer adı kobalamindir. B12 vitamini eksikliğinin en yaygın göstergesi yorgunluk halidir ancak yorgunluk, uykusuzluk veya başka bir sağlık durumundan da kaynaklanabilir. B12 eksikliğinin diğer semptomları arasında kilo kaybı, kabızlık veya ishal durumu, kırmızı dil, mide buluntısı ve kusma, karında şişlik ve gaz, el ve ayaklarda hissizlik, denge kaybı ve sinirlilik hali sayılabilir. 
Hangi durumlar B12 vitamini eksikliği riskini artırır?
B12 vitamini eksikliği vücudunuza yeterli ve doğru besin öğesi alamadığınızda ve sindirim sisteminde yaşanan sorunlara bağlı olarak görülebilir. Vegan olarak beslenen bireyler hayvansal kaynakları tüketmedikleri için risk altındadırlar. Kronik alkolizim, Crohn hastalığı veya çölyak hastası olmak, yağ aldırma operasyonları, ilerleyen yaş riski artırır çünkü bu durumlarda vücutta yeterli emilim gerçekleşemez.
Yeterli B12 vitamini alınmazsa ne olur?
Vücut yeterli kırmızı kan hücresi üretemez. Yetersizliği halinde, sinir sistemi bozukluklarıyla birlikte, ‘pernisiyöz anemi’ (kansızlık) oluşur. Pernisiyöz anemide, kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin sayısı azalır ve şekilleri bozulur. Bu durum, kemik iliğinde kan hücrelerinin yapımındaki bozukluktan ileri gelir. Pernisiyöz aneminin oluşum nedenleri farklı da olabilir. Nedenlerinden biri, diyetle yeteri kadar B12 vitamini alınmaması veya besinlerin hazırlanması ve saklanması için uygulanan işlemlerin vitamin kaybını artırmasıdır.
B12 vitaminin günlük alım miktarı nedir?
14 yaşından büyük olanlar için günde 2.4 mcg B12 alınmalıdır. Hamilelik döneminde 2.6 mcg ve emzirme döneminde bu miktar 2.8 mcg olmalıdır.
Vücuttaki B12 vitaminin ciddi eksikliğinde ne yaşanır?
B12 vitamini beynin sinir ağını oluşturan hücrelerin büyümesinde ve onarımında önemli rol oynar. Eksikliğinde geri dönüşsüz olan hatırlama güçlüğü, hafıza kaybı ve demans gibi ciddi sorunlar ortaya çıkar. İleri yaşlarda mutlaka rutin takibi yapılmalıdır.
B12 vitaminin kaynakları nelerdir?
Doğru cevap: Et
B12 vitamini, hayvansal kaynaklı besinler olan kırmızı et, tavuk, balık, karaciğer, deniz ürünleri, süt, yumurta, yoğurt ve peynirde bulunur. Günlük diyet çoğunlukla bitkisel besinlerden oluştuğunda, alınan B12 vitamini miktarı da azalır. Özellikle vejetaryen beslenme tipi uygulayanların çok dikkat etmesi gereken bir vitamindir. B12’yle zenginleştirilmiş yiyeceklerle takviye yapılabilir. Gerekirse, beslenmeye ek olarak B12 vitamini takviyesi alınabilir. Besinlere uygulanan yüksek sıcaklık, B12 vitamininin de kaybına yol açmaktadır.
B12 vitamini hangi durumlarda kayba uğrar?
Asit, alkali ve ısıya karşı dayanıksızdır. Kaynatma süresinin uzaması ve derecesinin yükselmesi, B12 vitamininin kaybını artırır. Karaciğerin suda haşlandıktan sonra suyunun dökülmesi, balık haşlandıktan sonra suyunun dökülmesi, yine B12 vitamini kaybını artıran sebepler arasındadır. Etler ızgara yapılırken, sıcaklık ve damlayan suyla B12 vitamininin yüzde 30’u, nemli sıcaklıktaysa yüzde 10-20’sinin kaybolduğu bilinmektedir. UHT sütlerdeki kayıp yüzde 7- 10 civarında iken, yüzde 30 kadarı da kaynamayla kaybolmaktadır. 
B12 vitamini eksikliği nasıl tedavi edilir?
Kandaki B12 seviyesini yükseltmek için vitamin takviyesi alabilir veya hayvansal ürünlerin tüketimini artırabilirsiniz. Ancak kandaki seviyeniz göre en uygun destek dozunu hekimle görüşmekte fayda var.

Wednesday, June 20, 2012

Sıvı kaloriler daha tehlikeli

Kilosuna dikkat eden ve kalori hesabı yapanlar için “sıvı kaloriler” terimi korkutucu olabilir.

Each serving of the tart cherry juice concentrate was estimated to contain the equivalent of 90 ¿ 100 tart cherries
Kilosuna dikkat eden ve kalori hesabı yapanlar için “sıvı kaloriler” terimi korkutucu olabilir. Aslında öyle de olmalı, çünkü içtiğimiz kaloriler boğazdan aşağı oldukça kolay ve hızlı gidiyor. Özellikle yaş ilerledikçe ve hareket azaldıkça her bir kalori göbeğinize veya kalçanıza koşarak gidiyor ve yapışıp kalıyor. 

Dilara Koçak
  
Bir bardak konsantre meyve suyu, limonata, şekerli çay veya kremalı kahve masum bir içecek gibi görünse de kalori dünyasında hiç de masum değil.
Örneğin 1 bardak mocha kahveyi tam yağlı süt ve krema ile içtiğinizde 300 -400 kalori almış oluyorsunuz. Kahveye ve çikolata aromasına “Beyaz” kelimesini eklemek daha da fazla kalori demek. Beyaz çikolatalı mocha için 100 kalori daha ekleyin yani 500 kalori neredeyse 1 öğünlük yemek kalorisi oysa dişleriniz hareket bile etmedi ve kolayca içiverdiniz. Özellikle de genç nesil bu aromalı kahveleri çok fazla tüketmeye başladı. Bu konuda çocukları bilinçlendirmekte fayda var, özellikle hareketsiz gençler için sıvı kaloriler tehlikeli olabilir.
Elbette mochanızı yağsız süt veya soya sütü ile yaptırmakla kalorisi 220 -250 kaloriye (yağsız sütle ve kremasız) indirilebilir. Ancak yine de her gün içmeniz halinde toplamı haftada 1540, ayda 6160 kalori eder. Ve üstelik buna günün geri kalanında içtiğiniz diğer içecekler dahil bile değil. Eğer her gün bir mocha kahve, akşamüstü bir - iki şişe gazlı içecek veya şekerli çay, akşam da bir  iki kadeh şarap içerseniz hesabı şöyle oluyor:
İçecek Kalori
Caffe mocha (normal süt ve kremalı) 400
Gazlı içecek 150
Çay ( günlük toplam 7 şeker) 140
2 kadeh şarap 220
Toplam: 910 KALORİ
Sonra günde 900 kaloriden hesaplayın; haftada 6300, ayda 25.000 sıvı kalorisi ! Ayda 25.000 eksik kalori, aylık 3.6 kg yağ kaybetmeniz demek. Üstelik sadece ufak değişikliklerle. Kalorili içecekler yerine kalorisiz içecekler seçmeyi deneyebilir ve suyu daha fazla kullanabilirsiniz. İşte size başka bir örnek
İçecek Kalori
Sütlü kahve-Latte  (kremasız ve yağsız süt) 110
Maden suyu (1-2 adet) 0
Çay (şekersiz) 0
Bir kadeh şarap 110
Gazlı içecek veya soğuk çay (şekersiz) 0
Bol su 0
Toplam: 220 KALORİ
Bu tabloya baktığınızda ilk tablodaki günlük 910 kalorinin 220 kaloriye indiğini göreceksiniz. Yani günde 690 kalori eksik almış oluyorsunuz. Bu durumda haftada 4830 ayda 19.320 kalori eksik aldınız yani hiç diyet yapmadan sadece sıvı kalorileri azaltarak ayda 2.7 kilogram yağ  kaybedebileceksiniz. Şaşırtıcı olabilir ama hesap bunu gösteriyor. Formda olmak ve sağlıklı yaşamak hiç de zor değil, yeter ki siz yiyecek ve içecekleri daha yakından tanımaya çalışın ve bu konuda emek ve çaba gösterin. Vücudunuz size hemen cevap veriyor. 
Yapılan bir araştırmaya göre su en çok tercih edilen içecek, bunu çay ve kahve, az yağlı ve yağsız süt ile soyalı içecekler takip ediyor. Ardından tatlandırılmış içecekler, meyve suları ve alkollü içecekler geliyor. Bunları tam yağlı süt ile şekerli içecekler takip ediyor. 
Sıvı kalorileriyle ilgili beş önemli nokta 
Sıvı kalorileri, açlık hissini yemek kalorileri kadar tatmin etmiyor. 
Sıvı kalorileri, mideyi yemek kalorileri kadar çok etkilemiyor ve böylece açlık hissini aynı derecede tatmin etmiyor. Bir daha yüksek kalorili bir içecek içtiğinizde bir saat sonra midenizin durumuna bakın. Nasıl hissediyorsunuz? Hâlâ tatmin olmuş hissediyor musunuz?
Yüksek fruktozlu mısır şurubunu tüketirken dikkat edin.
Bazı araştırma sonuçları obezitedeki artışı birçok gazlı içecekte, meyve suyunda ve spor içeceklerinde kullanılan yüksek fruktozlu mısır şurubuna bağlıyorlar. Şeker içermeyen içecekleri tercih gazlı içecek seviyorsanız doğal maden suyunu tercih edin.
3 Gazlı içeceklerin kullanımı obeziteye katkıda bulunabilir.
2300 genç kızla yapılan 10 yıllık bir araştırma sonucu gazlı içecek tüketimiyle kızların Beden Kitle İndeksi’nde artış olduğunu gösterdi. Gazlı içecek tüketimi arttıkça kilo alımına etkisi de artıyor.
Karbonhidratları içmektense  yemek öneriliyor. 
Yapılan bir çalışma karbonhidratları katı yiyecek yerine sıvı halinde alınca kiloda önemli ölçüde artış olduğunu gösterdi. Meyvesuyu içmek yerine kendisini yemek öneriliyor
Sürekli tatlandırıcı kullanırken ölçülü olmak lazım.
Son araştırmalar günde bir tatlandırılmış içeceğin veya sabah kahvesine atılan bir tatlandırıcının endişelenecek bir durum olmadığını gösteriyor. Ancak bundan çok daha fazlasını düzenli olarak tüketiyor veya sürekli tatlandırılmış düşük kalorili yiyeceklerden çok yiyorsanız kullandığınız ürünleri azaltmanız tavsiye ediliyor.

Tuesday, June 12, 2012

Deniz kenarında beslenme ve güneş

Sıcaklıkların giderek arttığı bu günlerde aşırı yağlı ve şekerli yiyecekler yerine; başta su olmak üzere vitaminle mineral içeriği yüksek taze meyve, sebze ve tam tahıllara dayalı bir beslenme şekli daha uygun.

Call that a cover-up? Olivia wore a cream net cardigan over her tiny white bikini
Sıcaklıkların giderek arttığı bu günlerde aşırı yağlı ve şekerli yiyecekler yerine; başta su olmak üzere vitaminle mineral içeriği yüksek taze meyve, sebze ve tam tahıllara dayalı bir beslenme şekli daha uygun. Bu dönemde terle birlikte meydana gelen sıvı kaybını yerine koymak için su tüketimini düzenlemek önemli. Ayrıca elektrolit dengesini sağlayacak, yoğurt, ayran, cacık ve maden suyu tüketimi de göz ardı edilmemeli. Ağır hamur ve şerbetli tatlılar yerine hafif seçimler yapılmasında da fayda var. 
Dilara Koçak 
Öncelikle açıkta satılan yiyeceklere dikkat edin. Özellikle kremalı yiyeceklerin ve dondurulmuş ürünlerin çözüldükten veya eridikten sonra tekrar dondurulması ciddi risk oluşturur. Dondurulmuş köfteyle yapılan sandviçler, içinde yumurta bulunan yiyecekler, açıkta satılan dondurma, iyi saklanmamış tavuk potansiyel olarak riskli. Güvenilir ve soğuk zinciri olan yerlerden seçim yapmak her zaman için önemli. 
 
Plaj çantanızda neler olmalı?
Yanınızda taze/kuru meyve, çiğ sebze (çeri domates, salatalık, havuç gibi), kutu ayran-yoğurt-süt, grissini, yağı azaltılmış krakerler, şekersiz diyet bisküviler, peynir, konserve orkinos balığı, fındık, ceviz, badem, soğuk çay ve meyve suyu (şeker ilavesiz) bulundurabilirsiniz. Koşullar uygunsa beyaz peynir, domates ve maruldan yapılmış bir sandviç de olabilir. Plaja yakın yerlerde tost-ayran, salata-ızgara, haftada 1 kez bol bol yüzmek şartıyla domates soslu makarna-salata veya yarım pizza- salata gibi seçimler de yapabilirsiniz.
 
Yararlanırken zarar görmeyin
Güneş harika bir D vitamini kaynağıdır ancak zararlı etkilerinden korunmak da çok önemli. Bunun için beslenmenizde yapacağınız değişiklikler de cildinizi korumanızda fayda var.
 
A, C , E vitaminleriyle, çinko, selenyum ve omega-3 gibi mineraller, güneşe karşı korunmayı destekleyen anti-oksidan kaynakları. Bu vitaminleri ve minerallere her gün sofranızda yer vermeye dikkat. Şimdi bu desteklerin en iyi kaynaklarına bir göz atalım.
A vitamini: Kapruz,  kiraz, domates,  ıspanak, yeşil biber ve kayısı, yeterli miktarda A vitamini alımı için uygun. 
C vitamini: Çilek, maydanoz, asma yaprağı, yeşil biber, başta olmak üzere genelde meyve ve çiğ sebzeler C vitamini bakımından zengindir.  Limonata, az şekerli olmak kaydıyla iyi bir C vitamini ve sıvı desteğidir. İçine bol nane ve maydanoz da  ekleyebilirsiniz.
E vitamini: Badem, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar, tam tahıl taneleri, yeşil yapraklı sebzeler E vitamini ihtiyacını karşılamakta en iyi   kaynaklar. 
Çinko: Et, yumurta, peynir, badem, ceviz, tam tahıl taneleri mantar, iyi çinko kaynakları. Yeterli çinko alımı, güneşin cildimizde oluşturabileceği yıpranmayı engellemeye  yardımcı.  
Selenyum: Deniz ürünleri ve diğer etler, balıklar, sarımsak, soğan, tahıllar selenyum yönünden zengin.  Selenyum, anti-kanserojenik etkisinden  dolayı güneşe karşı koruyucu kalkan  oluşturur.
Magnezyum: Badem, fındık, fıstık ve ceviz gibi yağlı tohumlar, çikolata, ıspanak iyi magnezyum kaynaklarından. 
Omega-3: Tam tahıl taneleri, balık, ceviz ve semizotu iyi kaynaklar. Haftada  2-3 gün balık yemeye özen gösterin.  
Ara öğünlerde ayran içebilirsiniz. Ayran birçok besin öğesi açısından zengin ve kaliteli bir içecek. Ayran; A, B6, B12,  D ve riboflavin, kalsiyumla fosfor bakımından zengin. İçerisine tuz eklendiğinden dolayı sodyum ve klor mineralleri de
içerir.

Friday, May 25, 2012

Duygularınızı besinlerle düzeltin

Seçtiğiniz yemekler duygularınızı etkiler mi? Sizi daha mutlu hissettirir mi? İştahınızı ve uykunuzu düzenleyebilir mi? Araştırmalara göre, evet! Bakalım hangi besinler, neye iyi geliyor?

Intolerance: Wheat and dairy are two of the main food groups that British people claim they are intolerant to - pushing the value of the 'free-from' market up to £238bn
Beynimiz, sinirler arasındaki iletişimi ‘nörotransmitter’ adı verilen kimyasallarla sağlar. Ruh halimizi doğrudan etkileyen nörotransmitterler; serotonin, noradrenalin ve dopamin’dir. Serotonin; rahatlamayı ve sakinleşmeyi sağlamakla birlikte iştahla uykunun düzenlenmesinde rol oynar. Serotonin üretildiğinde, stres ve gerilim hissi azalır, kişi kendini rahat hisseder, kolayca uykuya geçer. Dopamin ve noradrenalin üretildiğinde kişi daha hızlı düşünmeye, tepki vermeye başlar. Kendini daha motive hisseder, refleksleri hızlanır.
Dilara Koçak
Enerjiyi artırmak için: Protein iyi bir seçim. Özellikle kalsiyum bakımından zengin, az yağlı süt, yoğurt ve peynir gibi protein kaynaklı besinlerin tüketimine önem vermenizi tavsiye ediyorum. Yine C vitamini ihtiyacı bu dönemde artacağı için taze meyve ve sebzeleri tüketmeye özen gösterin. Nar, portakal, mandalina gibi.
Gerginlikten kurtulun: İçeriğindeki fosfor ve omega-3 sebebiyle yüksek miktarda balık tüketimine özen gösterin. Haftada en az 2-3 gün mevsiminde taze balık yiyebilirsiniz. Mercimek, nohut, börülce, kuru fasulye ve bulgur gibi kurubaklagil tüketimini de artırın.
Yorgunlukla baş edin: C vitamini bakımından zengin taze meyve ve sebzelere yönelin. Böyle dönemlerde kivi, portakal, çilek, kuşburnu, yeşil biber ve havuç gibi sebzeyle meyveleri tüketerek yorgunluk hissinin azalmasında yardımcı olabilirsiniz.
Öfke kontrolü: Kafein vücutta serotonin hormonunu etkilediğinden öfkeli olduğunuz günlerde kahve tüketiminizi azaltın. Kırmızı et tüketiminizi dengeleyip, fındık, fıstık, ceviz gibi yağlı tohum tüketimini artırırsanız, sakinleştiğinizi göreceksiniz. Bunun yanında proteinsiz tüketilen karbonhidratlar (kabuksuz pirinç, tam tahıllı çavdar ekmeği, tam buğday ekmeği, patates, buğday makarnası) kendinizi daha sakin hissetmenizi sağlar.
Kaygı durumu: Yoğun kaygı veya endişe durumunda vücutta aşırı sıvı kaybı gerçekleşir. Bu nedenle günlük içilen su miktarınızı artırmalı ve üç litre civarında tutmalısınız. Çorba, komposto veya taze meyve/sebze suları içerek de sıvı alımınızı desteklemelisiniz. Yine vücutta seratonin salımını artırıp, kaygınızı yenmenize yardımcı olması açısından tam buğday ekmeği, makarna, kraker, pirinç gibi karbonhidratlı besinler tercih edebilirsiniz.
Stresi kontrol etme yolu: B vitaminleri bakımından zengin besinlerin tüketimiyle stresin azaltılması mümkün olabilir. Ayrıca anti-stres mineralleri olarak bilinen magnezyum ve kalsiyum tüketimi de yarar sağlayabilir. Badem, fıstık, susam kurubaklagiller, çikolata, tam tahıllar ve yumurta, magnezyum için iyi kaynaklar. Bu dönemde A, C ve E vitaminleriyle deniz ürünleri, susam, tavuk, lahana, marul, mantar gibi selenyum içeren besinlerin tüketimini artırmak uygun.
Depresyona folik asit: Folik asit düzeyi düşük kişilerde, depresyona benzer belirtiler görülebilir. Serotonin hormonu yetersiz olan kişilerin, aynı zamanda folik asit düzeylerinde de düşüklük görülür. Bu bireylerin günlük beslenmelerine folik asit eklendiği zamansa serotonin düzeyleri ve psikolojik durumları düzelir. Brokoli gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, portakal ve baklagillerle tam tahıllar folik, asidin iyi kaynakları.

Friday, May 18, 2012

Gece acıkmanızın sebepleri

“Akşam saatlerinden itibaren inanılmaz acıkıyorum. Kendimi tanıyamıyorum, sabah hep pişmanlıkla uyanıyorum” diyorsanız yalnız değilsiniz. Bunun temelinde yatan faktörler ve çözüm önerilerini sıralayalım.

Healthy diet: Bronwyn with some of the food that makes up her daily six meals a day

Dilara Koçak
Takip ettiğim danışanlarım içinde “Sanki iki farklı insan gibiyim. Gün içinde hiç acıkmıyorum, her şey akşam başlıyor” diyen çok fazla kişi oldu. Eğer siz de benzer şikayetlerden muzdaripseniz, belki aşağıdaki ipuçları bu sorununuzdan kurtulmakta  faydalı olabilir.
Kalorileri dağıtamıyor olabilirsiniz
“Sabah aç hissetmiyorum, bu yüzden kahvaltı etmiyorum, böylece saat 14.00-15.00’e kadar kalori almadan kendimi tutuyorum ama gece yarısı iştah canavarım uyanıyor” diyenlerdenseniz, yaptığınız hata da çözüm de cümlenizin içinde saklı. Sabah kahvaltısında iştahlı olup gece iştahı köreltmek için öncelikle akşam yemeklerinizin boyutlarını sınırlandırın, birkaç gece atıştırmalıklara direnin, göreceksiniz ki sabah çok aç uyanacaksınız ve gün içinde dengeli seçimler yaptığınızda gece acıkmayacaksınız. Aç olmasanız bile, sabahları küçük de olsa bir şeyler yemeye özen gösterin. Kendinize, çocuklarınıza davrandığınız gibi davranın, onların nasıl öğün atlamalarına, kahvaltı yapmadan evden çıkmalarına izin vermiyorsanız, kendiniz için de aynısını uygulayın.
Reaktif  hipogilisemi şikayetiniz olabilir
“Akşam yemeğinden sonra sanki hiç yemek yememişim gibi  1 saat içinde yeniden çok acıkıyorum ve tatlı yemeden duramıyorum. Üstelik yedikçe yiyesim geliyor” diyorsanız mutlaka endokrinoloji ve metabolizma uzmanı bir hekimle görüşmelisiniz. Doymak bilmeyen tatlı ihtiyacı ve kilo verememe şikayetleri genelde bu sonuçla birleşiyor.
Depresyonda olabilirsiniz
Aslında obez bireyler üzerinde yapılan çalışmalarda, bireylerin depresyon sebebiyle yedikleri için mi obez oldukları veya obez olma şikayeti sebebiyle mi depresyona girdikleri tam olarak belirlenemiyor. Ortak görüş, obeziteyle depresyonun sıklıkla bir arada görülmesi. İştah artışı ve kilo alımı depresyonun yaygın belirtilerinden. Ayrıca, depresyon için geliştirilmiş birçok ilacın yan etkisi de kilo almak olabiliyor. Depresyon ve kilo alımı kısır döngü haline geliyor. Sıkkınlık, yalnızlık, izole hissetme ve birçok farklı diğer duygusal sebepten dolayı yemek yediğinizde, kilo alıyorsunuz.

O zaman da daha depresif hissediyorsunuz ve kendi beden imajınızla mutlu olmuyorsunuz. Bu da sizin kendinizi daha rahat hissetmek ve bu olumsuz duygularla baş edebilmek için yemeklere yönelmenize yol açıyor olabilir. Bu durum özellikle birey kendiyle baş başa kaldığında yani aile, iş veya arkadaş ortamından koptuğu gece saatlerinde tıkınırcasına yemek şeklinde kendini gösterebiliyor.
Gece Atıştırmaları testi
Eğer aşağıdakilerden en az üçüne sahipseniz bu konuyu çözmek için bir terapist ve beslenmeuzmanıyla görüşmenizde fayda var.
1. Kişinin sabah kahvaltısında iştahı çok az ya da hiç yoktur. Sabah kalktıktan sonra saatlerce ilk öğünü erteler. Aç değildir ya da bir gece önce ne kadar çok yediğine üzülüyordur.
2. Akşam yemeğinde yediklerinden daha fazlasını sonrasında yer.
3. Günlük gıda alımının yarısından fazlasını akşam yemeğinden sonra yer. Gece atıştırmak için yataktan kalkabilir.
4. Bu davranış kalıbı en az iki ay boyunca devam eder.
5. Kişi yerken, kendisini asabi, kaygılı, üzgün ya da suçlu hissedebilir.
6. Gece yarısı atıştırmasının stresle ilişkili olduğu düşünülüyor. Kişinin, özellikle geceleri ruh hali dengesiz olabilir
7. Uykuya dalmada veya uyanık kalmada zorlanır. Sık sık uyanır ve atıştırır.
8. Çoğunlukla karbonhidratlı besinler tercih eder.
9. Gece yarısı atıştırmaları, oldukça kısa aralarla yapılan yiyeceklere saldırma şeklinde olmaktan çok, gece saatleri boyunca devamlı olarak yeme davranışına deniyor.
10. Kişi bazen gece yediğinin farkında bile değildir, sabah uyandığında fark eder.